X-Men filmleriyle yönetmenliğini bildiğimiz Bryan Singer, Bohemian Rhapsody’de kostümlerle, geniş sahne mekanlarıyla, ses kalitesiyle ve filmin sonundaki 20 dakikalık muazzam Live Aid konser sekansıyla müzik severlere unutulmayacak bir şov sunuyor.
Cheryl Strayed’in anılarını yazdığı Wild: From Lost to Found on the Pacific Chest Trail isimli kitaptan uyarlanan ve iki dalda Oscar adaylığı bulunan Wild, oyunculuklarıyla, görselliğiyle ve düşündürdükleriyle özel bir film. Tüm bunların arkasında Dallas Buyers Club filmiyle dikkatleri üzerine çeken yönetmen Jean-Marc Vallée bulunuyor.
A Few Good Man, The Social Network, Moneyball ve son olarak da Steve Jobs filmi ile tanıdığımız başarılı senarist Aaron Sorkin, Molly Bloom’un otobiyografik kitabından uyarladığı Molly’s Game’de ilk yönetmenlik performansını ortaya koyuyor.
Inception, Mad Max ve Batman aklıma ilk gelen filmleri… Tüm bu filmlerle, Tom Hardy’nin Hollywood’un en iyi oyuncuları arasında olduğunu biliyoruz. Ancak Venom’u izlediğimizde, en iyi yeteneklerin bile korkunç bir filmin ağırlığı altında nasıl kaldığını görüyoruz.
Senaryosuyla ve kurgusuyla izleyicileri içine hapseden, Wagner Moura ve Pedro Pascal’ın oyunculuklarıyla göz doldurduğu Narcos, hepimizin gönlünde taht kuran dizilerden birisi olmuştu. Dizinin yapımcısı Netflix, bu başarının devamını getirmek amacıyla El Chapo başta olmak üzere dönemdeki olayları anlatan birçok yapımı karşımıza sunsa da hiçbirinden bir Narcos tadı alamadık. Bu yıl ise, Narcos’un senarist ve yönetmen ekibinden gelecek Narcos: Mexico isimli yeni bir dizi haberi ile yeniden büyük bir beklentiye girmiştik.
Robin Hood efanesi, Hollywood tarafından belirli aralıklarla parlatılarak izleyiciye sunulan hikayelerden birisidir. Hikayenin kalıcı popülaritesinin bir ifadesi olan bu durumun temelinde kapitalist düzen içerisinde yaşayan insanların, “zenginden alıp fakire veren” bir kahramana duyduğu ihtiyacın yattığını düşünüyorum. Sinema ve dizi sektöründe bu ihtiyacı karşılayan sayısız isim arasına, bu filmle ünlü yönetmen Ridley Scott ile beraber Oscar ödüllü oyuncular Russell Crowe ve Cate Blanchett de katılıyor.
Jason Matthews tarafından yazılan aynı isimli romandan uyarlanan Red Sparrow, casusluk işini tatlı ve nazik karakterlerden alarak bu alandaki geleneği kırmasıyla dikkat çekiyor. Şiddet ve sapkınlık dolu bu gerilim filmi, izleyiciyi 140 dakika boyunca olayların içerisinde tutmayı başaran bir kurguya sahip olsa da, daha tatmin edici bir sona sahip olabilirdi.
Pek bilinmese de Hollywood’unki kadar eski ve zengin bir tarihe sahip olan Bollywood sinemasının en sevdiğim yönü, Holloywood’un alışılagelmiş tür sınırlarına mahkum olmamasıdır. Bu yönü sayesinde birçok yapımıyla Hindistan sınırlarını aşıp tüm dünyaya kendisini kabul ettirebilmiştir. Aamir Khan’ın yapımcılığını ve başrolünü üstlendiği Dangal da sınırları aşmayı başaran Bollywood filmlerinden.
Nancy Kerrigan olayı spor dünyasında hırs ve azim arasındaki farkın en somut örneklerinden birisidir. Bir sporcunun yalnızca kendisini geliştirmesi yerine, rakiplerini aşağıya çekmesinin ya da çekmeyi düşünmesinin hikayesidir. Azmi ile başarıyı yakalayabilecek kadar yetenekli bir sporcunun hırsıyla yok oluşudur. Yükselen bir yıldızın, Tonya Harding’in henüz parlayamadan gökyüzünden inmesidir. Olağanın dışındaki hayat hikayeleri sizi rahatsız etmiyorsa, bu filmi izlemelisiniz.
Agatha Christie’nin en ünlü hikayesinin modern bir uyarlaması olan film, senaryodaki başarılı değişikliklerle ve oyuncu kadrosuyla göz doldursa da, yönetmen koltuğunda oturan Kenneth Branagh’ın “deneysel” denilebilecek çekim teknikleri sebebiyle sınıfta kalan bir yapım.