Amerikan askerlerinin Irak ve Afganistan savaşlarında yaptığı işkenceler, özellikle George Bush’un başkanlık yaptığı 2001-2009 yılları içerisinde dünyanın gündeminden düşmemiş ve büyük tepki çekmişti. Dünyaya yansıyan ilk görüntülerin ardından Amerika’nın bu konuda geri adım atması beklenirken geçen yıllarda yeni görüntüler gelmeye devam etmişti; Amerika tüm dünyanın gözü önünde savaş suçu işliyor ve dünya buna sessiz kalıyordu.
2008 yılında En İyi Uzun Metrajlı Belgesel Oscar ödülünü kazanan Taxi to the Dark Side, Amerikan askerlerinin Afganistan ve Irak’ta gözaltına alınan tutuklulara yaptığı insanlık dışı uygulamaları, sorguya çekme ve işkence tekniklerini anlatıyor. Afganistan’daki Bagram hava üssü, Ebu Ghraib ve Guantanamo ceza evlerinde tutuklulara yapılanları anlatan ve Bush hükumetinin yaşananlara karşı politikalarına dikkat çeken film Amerika’da büyük yankı uyandırmıştı.
Filmin ismi Afganistan’da taksi şoförlüğün yapan, sıradan bir Afgan vatandaşının acı hikayesinden geliyor. Dilawar, taksi şoförü olduğu bölgede yaşanan bir olay sebebiyle tutuklanıyor ve Bagram hapishanesine götürülüyor. 5 Aralık 2002’de götürüldüğü ceza evinde tutukluluğu sırasında işkence görüyor ve 5 gün içerisinde ölüyor. Ölümünün ardından yapılan araştırmalarda bile terör ilişkisi bulunamıyor ve kendisiyle aynı kaderi paylaşan birçokları gibi masum bir vatandaş olduğu anlaşılıyor.
Filmin yapımcı ve yönetmen koltuğunda Taxi to the Dark Side’ın öncesinde ve sorasında da başarılı belgesellere imza atmış olan Alex Gibney oturuyor. Dünyada birçok insan bu işkenceleri ve Dilawar’ın öyküsünü televizyon haberlerinden duymuş olsa da, Gibney tüm bu olayları unutulmaz ayrıntılarıyla ortaya koymuş. O dönemde işkence merkezlerinde görev yapan Amerikan askerlerinin samimi ve ilginç röportajlarıyla desteklenen filmde etiği, pişmanlığı ve en önemlisi de insanlığı sorguluyorsunuz…