Kategoriler
Kitap

Bahar ve Kelebekler – Ömer Seyfettin

Ömer Seyfettin’in ilk dönem hikâyelerini içeren Bahar ve Kelebekler’de, milliyetçi temalardan uzak, bireysel duyarlılıklar, cinsellik, istibdat ve siyasi eleştiriler gibi konuları işleyen, henüz dili oturmamış genç bir yazarla karşılaşıyoruz…

Değerlendirme: 3 / 5.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018 yılında hayata geçirdiği ve her ay yeni kitaplarla zenginleştirdiği Türk Edebiyatı Klasikleri Dizisi içerisine Ömer Seyfettin‘i de dahil etti. Yirminci yüzyılın başında hikâyeleriyle ünlenen, o günden bugüne edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen yazarın hikâyeleri, günümüz Türkçesiyle okurlara sunuluyor. 2020 yılının Temmuz ayında yayınlanan Bahar ve Kelebekler, bu kapsamda yayınlanan ilk toplu hikâyeler kitabı oldu. Ömer Seyfettin’in, 1902-1991 yılları arasında yayınlanan ilk hikâyelerini içeriyor. Hikâyelerin derlenmesinde ve günümüz Türkçesine uyarlamasında Engin Kılıç‘ın imzası yer alıyor.

Bahar ve Kelebekler Üzerine Yorumum

Birçok insan gibi ben de Ömer Seyfettin’in bazı hikâyelerini küçük yaşlarda, okul dönemimde okumuştum. Her birinin içeriğini tüm ayrıntılarıyla hatırlamasam da, yazar aklımda hep milliyetçi yönüyle kaldı. Hatta beni rahatsız eden, aşırı bir milliyetçiliği olduğunu bile düşünürüm. Bununla beraber, vahşi bulduğum ve rahatsız olduğum hikâyeleri de vardır. Hâlen çocukluktan kalma kitaplarım arasında olan Başını Vermeyen Şehit bunlardan aklımda kalan en çarpıcı hikâyesidir. Yalnız bu hikâyeyi düşünerek bile Ömer Seyfettin’i sevmediğimi söyleyebilirdim. Türk Edebiyatı Klasikleri Dizisini de bu ve benzer düşüncelerle önyargılı olduğum yazarlara bir şans tanımak için okuyorum. Bahar ve Kelebekler, ön yargılarımı biraz olsun kıran bir kitap oldu. Ömer Seyfettin’in bilmediğim bir dönemini keşfettim diyebilirim.

Yazarın bu ilk dönem hikâyelerinde, yoğun milliyetçi temalar yoktu. Henüz kitabın başında, Engin Kılıç tarafından yazılan önsözünde öğrendiğim bu bilgiye oldukça şaşırdım. Hikâyeleri okudukça ve bu bilginin doğruluğuna tanık oldukça da şaşkınlığım azalmadı. Tam tersine, her hikâyede farklı bir konu seçimine tanık oldukça, artarak devam etti. Zira yazarın bu ilk dönem hikayelerinde konu yelpazesi şaşkınlık yaratacak kadar genişti.

Ömer Seyfettin, ilk hikâyelerinde genel olarak bireysel duyarlılıklar, cinsellik, istibdat ve siyasi eleştiriler gibi konuları işliyor. Bahar ve Kelebekler’de yer alan 26 hikâyenin birbirine benzer çok az yönü var. Hem konu olarak çeşitlilik, hem de yazarın kendi dilini henüz oturamamış olması bunda etken olabilir. Hikâyelerde yazara özgü denilebilecek belirli ortak noktalar yoktu. Her hikâyesinde farklı bir dil ve yöntem denemiş gibi hissettim. Bu yüzden bazı hikâyelerini çok beğenirken, bazılarını hiç ama hiç beğenemedim. En beğendiğim hikâyeleri, Sebat ve İki Mebus oldu.

Yazarda Hissedilen Değişim ve Primo Türk Çocuğu’na Dair

Hikâyeler kitap içerisinde çoğunlukla kronolojik olarak sıralanmıştı. Kitabın son hikâyelerine doğru bir toplumsal sorgulama ve kültür etkisi hissetmeye başladım. Burada önemli, eksik bir hikâye de vardı. Bütünlük sebebiyle bu bölümden çıkarılan Primo Türk Çocuğu isimli hikâye, yazarın 1911-1914 yılları arasındaki hikâyelerini içeren, toplu hikâyelerin ikinci cildinde yayınlandı. Kısaca belirtmeliyim ki, değişime karşın, Bahar ve Kelebekler’i genel olarak beğendiğim. Devamında ne düşüneceğimi kestirmem ise oldukça zor. Okuyacağım bir sonraki kitap Primo Türk Çocuğu içerisindeki hikâyelerinde, daha oturmuş bir dil ile beraber, ön yargılı olduğum Ömer Seyfettin ile yüzleşeceğim gibi görünüyor. Puanım: 3/5

KAYNAKÇA
  1. Ömer Seyfettin – Vikipedi
Murat Yıkılmaz » Okuduklarım » Kitap » Bahar ve Kelebekler – Ömer Seyfettin

Bir Cevap Yazın