Kategoriler
Film

De helaasheid der dingen – Çölde Kutup Ayısı (2009)

Yönetmen Felix Van Groeningen’in Belçikalı yazar Dimitri Verhulst’un yarı otobiyografik romanından sinemaya uyarladığı De Helaasheid der Dingen (The Misfortunates, Çölde Kutup Ayısı), aile, sevgi ve gurur kavramlarını anlatırken güldürebilen oldukça farklı bir yapım.

Değerlendirme: 7.5 / 10.

2009 yılında ilk olarak Cannes Film Festivali’nde gösterilen De Helaasheid der Dingen, festival jürisi tarafından oldukça beğenilmiş ve onursal bir ödüle layık görülmüştü. Belçika’nın Oscar adayı olan film, 2010 yılında da Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde -Flemenkçesine sadık kalınarak- Şeylerin Boktanlığı ismiyle gösterilmiş ve Altın Lale’yi kazanmıştı. Ülkemizdeki sinemaseverlerin dikkatlerini çeken bu başarısının ardından 2011 yılında Çölde Kutup Ayısı adıyla birkaç sinema salonunda vizyona girerken, yalnızca filmin adı değil, afişi de sansüre maruz kalmıştı.

Filmin hikayesi, yazar olmaya çabalayan Gunther Strobbe’nin geçmişinde ve bugününde geçiyor. Kız arkadaşının hamile olduğunu öğrenen Gunther, bu büyük sorumluluk karşısında ne yapacağını bilemezken, bulunduğu durumu daha iyi anlatabilmek için izleyiciyi geçmişine doğru uzun bir yolculuğa çıkarıyor. 13 yaşındaki Gunther’in, düzensiz aile yaşamına tanık olurken, karakterini ve bir çocuk sahibi olmak konusundaki hislerini daha iyi kavramaya başlıyoruz.

1980’li yılların Belçika’sında, Reetveerdegem isimli hayali bir demiryolu kasabasında, annesinin terk ettiği bir çocuğun, alkolik babası, serseri üç amcası ve onlara sahip çıkmaya çalışan büyük annesi ile yaşantısına tanıklık ediyoruz. Ahlaki sınırları ve yaşantıları alışılagelenin epey üzerinde olan Strobbe ailesi, hiçbir şey olmayı başaramasalar da birbirlerini sevmeyi ve korumayı bırakmamış sert erkek figürlerine sahip. Alkolü, eğlenceyi ve kadınları sevdikleri yaşantılarında, Gunther’i, bildikleri bu tek doğru yolda kendilerince büyütmeye çalışıyorlar.

Gunther, bir yandan ailesinin bu eğlenceli yaşantısını severken, bir yandan da okulda yaşadıklarıyla büyüdüğünde onlar gibi olmak isteyip istemeyeceğini sorgulamaya başlıyor. Film boyunca Strobbe ailesinin rutin yaşantısı kahkahalar attırıp güldürürken, bu sorgulamanın doğurduğu olaylar da bir yandan izleyicinin içerisinde bir şeyleri rahatsız etmeyi başarıyor. Gunther’in bugünkü haline taşıyan geçmişini öğrendiğimizde, yeniden bugününe dönüyor ve kararlarının sonuçlarına görüyoruz.

Şeylerin Boktanlığı olarak anmayı tercih edeceğim filmi, çeşitli bölümlerinde kurgu kopuklukları olsa da, başarılı buldum. Her birimizin, sorumlusu olmadığımız boktan durumların ve boktan şeylerin içerisinde nasıl çırpındığını göstertiyor. Bunu yaparken güldürebilmesiyle, bende Felix van Groeningen’in diğer filmlerini izleme isteği uyandırmayı da başardı.

Bir Cevap Yazın