Kategoriler
Kitap

Kira Kiralina – Panait Istrati

Panait Isrtati’nin başarısız intihar girişiminin ardından Romain Rolland’ın desteğiyle hayata tutunarak kalame aldığı ilk romanı Kira Kiralina, Balkanların Gorkisi unvanına yakışan bir roman…

Değerlendirme: 4 / 5.

Kira Kiralina, Balkanların Gorki’si lakaplı Romanyalı yazar Panait Istrati‘nin 1924 yılında yayımlanan ilk romanıdır. Başarısız intihar denemesinin ardından, kendisine destek olan Romain Rolland‘ın cesaretlendirmesiyle yazdığı roman, öncü modernist tarzıyla dikkat çekicidir ve Romanya edebiyatındaki ilk eşçinsel karakteri içer. Istrati, birçok eserinde hikayelerini anlattığı Andrien Zograffi isimli karakterini, Kira Kiralina’da yarattı. Kendi yaşamından izler taşıyan Adrien, ölümüne değin yazdığı eserlerin bir düzineden fazlasında baş karakteri olacak ve bu eserlerini “Adrien Zograffi’nin Hikayeleri” başlığı altında birleştirecekti…

Adrien’in Zograffi hikayelerinin dikkate değer iki ortak yönü vardır. Elbette ki birincisi, yoksul bir yetim olarak büyüyen yazarın, farklı işlerde hayatını kazanmaya çalışırken, farklı uğraşlardaki insanlarla tanışma ve Osmanlı’nın çok farklı kentlerini görme imkanı bulmasıdır; yazarın yaşadıklarının ve gözlemlerinin güçlü gerçekliğini Adrien’in yaşadıklarında da görürüz. İkinci ortak yön ise arka planda kendisini sezdirir. Israti’nin anlattığı Adrien hikayeleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetinin azaldığı yıllarda, karışıklık ve yoksulluk içerisindeki balkanlarda geçer. Dönemin sıradan insanlarını anlatırken, yüksek tabakalara yaptığı atıflarla onların durumlarını da ortaya koyar. Dönemde yaşanan bazı olaylar arka planda kendini gösterir. Hatta, karakterin macerasını etkilemeyen tasvirlerinde bile, arka planda Balkanların arada kalmışlıktan kaynaklanan kaosunu sezeriz.

Romanın Konusuna Dair

Kira Kiralina, Adrien’in yaşamının ortalarından bir kesittir ve evden ayrılmasıyla başlar. Onu bu hikayede, tıpkı Istrati gibi, başka bir karakterden topladığı hikayeyi aktaran aracı olarak görürüz. Kira Kiralina, hikaye içerisinde bir hikayedir; Adrien ve Mihail’in, limonata satıcısı Stavro ile tanışmalarıyla başlar. Onunla yaşadıkları bir olay sonucunda, Stavro onlara kendisini o güne getiren hayat hikayesini anlatmaya başlar…

“Kavrayışlı insan, er geç insanın yüreğinde bilinçli dinginliği sever. Kasıp kavuran duygusal gürültü patırtının boşluğunu anlar,” derdi bana. “Bunu olabildiğince erken anlayan insan mutludur. Böylece varoluşun tadını daha iyi çıkarır.”

Kira Kiralina, Panait Istrati, s126-127.

Romanın Yazılışına, Yayımlanışına ve Baskıya Dair

Israti, hayatının yirmi yılını birçok ülke gezerek ve iş değiştirerek geçirdi ama tam anlamıyla tutunamadı. Edebiyatı çok seviyordu. Yalnızca bir sözlük yardımıyla Fransızca romanlar okudu ve Fransızca öğrenmeye çabaladı. Bu sırada romanlarını çok beğendiği Romain Rolland‘ı kendi içerisinde akıl hocası olarak kabul etti. 1921 yılında, yoksul, hasta ve yalnız bir adam olarak Fransa’da intihara teşebbüs ettiğinde polis, cebinde Rolland‘a yazdığı ancak göndermediği bir mektup buldu. Mektup sahibine ulaştı ve Nobel ödüllü romancı, Istrati’ye destek olarak onu ilk romanı için cesaretlendirdi. İki yıl sonra, yazım hatalarını düzelttiği ve ön sözünü yazdığı Kira Kiralina’nın yayımlanmasına yardımcı oldu. Rieder, özgün adı Kyra Kyralina olan romanı, yazarın ilk romanı olarak 1924’te yayımladı.

Kira Kiralina’yı, dilimize ilk kez Yaşar Nabi Nayır çevirdi. Çevirisini 1939 yılında Remzi Kitabevi yayımladı. Bu tarihten günümüze değin farklı yayınevleri tarafından, başka çeviriler de baskı yaptı. Okuduğum ve yorumladığım bu edisyon ise, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘na ait. Yayınevinin Modern Klasikler Dizisi‘nin 162. kitabı olan Kira Kiralina, dizideki ikinci Panait Istrati eseri olarak Kasım 2020’da ilk baskısını yaptı. Çevirisinde Bertan Onaran‘ın imzası yer alıyor.

Roman Üzerine Kısa Yorumum

Panait Isrtati ile Modern Klasikler Dizisi içerisinde yayımlanan ilk eseri Baragan’ın Dikenleri‘ni okuyarak tanıştım. Romanı pek beğenmedim ama yazarda çok sevdiğim balkanlara dair ilgi çekici bir atmosfer sezdim. Hemen arkasından okuduğum Kira Kiralina, bu konuda haklı olduğumu kanıtlamakla kalmadı, ilk okuduğum romanında göremediğim “Balkanların Gorkisi”ni de bana gösterdi. Henüz başlarında bile çok beğendiğim roman, Istrati’nin yaşamını araştırmama da vesile oldu.

Romanda, hikâye içerisinde hikaye okuyoruz. Aslında dram dolu bir yaşam, eşsiz bir atmosferle, egzotik bir macera gibi akıp gidiyor. Hızlı akışın içerisinde, somut gerçeklikten bir an olsun uzaklaştırmaması, beni romana bağlayan şey oldu. Elimden düşüremediğim kitabı çok kısa süre içerisinde okudum ve çok beğendim. Baragan’ın Dikenleri’nde de rahatsız olduğum Türk düşmanlığı, bu romanda biraz daha yumuşaktı. Aşağıdaki alıntıyı, Osmanlı Devleti’ne ağır sözlerle bir eleştiri olarak görmek daha doğru olur.

O zaman Doğu’nun güzelim toprağı uçsuz bucaksız, özgürce gözünün önüne serilecek. Evet özgürce, çünkü astığı astık kestiği kestik bir yönetimle yönetilen şu Türk toprağı için ne denirse densin, yeryüzünde buradan daha özgür yaşayan bir ülke yoktur; ama tek bir koşulla: Kendini silecek, yığın içinde eriyip gidecek, hiçbir şeyle göze çarpmayacak, sağır ve kör olacaksın. O zaman, işte o zaman, kimseciklere görünmeden her yere girebilirsin; sıkı kapalı kapılar zorlamayla açılmaz.

Kira Kiralina, Panait Istrati, s119.

Adrien Zograffi’nin Hikayeleri’ni kronolojik olarak sıralarsak Kyra Kirali’na dizinin ilk romanı değil ancak Panait Istrati okumak güzel bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum. Ben de keşke ilk tanışmamı bu romanıyla yapsaydım. Puanım: 4/5.

Bir Cevap YazınCevabı iptal et

Exit mobile version