Kategoriler
Film

Cruella (2021)

Sinema tarihinin en eski kötü kadın karakterlerinden birine başlangıç hikayesi sunan Cruella, güçlü senaryosu ve etkileyici atmosferiyle kendisini izletmeyi başaran ancak üçüncü sınıf yan karakterleriyle izleyiciye bundan fazlasını sunamayan bir yapım.

Değerlendirme: 6.5 / 10.

Cruella de Vil, Dodie Smith tarafından 1956 tarihli Yüzbir Dalmaçyalı romanında yaratılan bir karakter. Hepimiz ona, romandaki köpekleri kaçıran kötü kadın olarak aşinayız. Sinema perdesiyle ilk buluşması da bu roman kadar eski bir geçmişse dayanıyor. Cruella ilk kez, Disney’in 1961 yılında çektiği animasyon filmi 101 Dalmaçyalı ile beyazperdede yerini almıştı. Yıllar içerisinde pek ön plana çıkmasa da, Oz Büyücüsü’nün kötü cadısı ve Pamuk Prenses’in kötü kraliçesi ile beraber, sinema dünyasında, bu tarzdaki ilk kötü karakterlerdendi.

2013 yılında Disney, yapımcı Andrew Gunn ile beraber Cruella’ya odaklanan bir film projesi geliştirdiğini duyurdu. Unutulan böylesine güçlü bir karaktere başlangıç hikayesi oluşturmak, heyecan uyandıran bir haberdi. Bu haberden bir süre sonra da, 1996 ve 2000 yıllarında yayınlanan Dalmaçyalı filmlerinde Cruella’ya hayat veren Glenn Close da projeye yapımcı olarak katıldı. 2016 yılında ise en heyecan uyandıran haber geldi. Emma Stone, Cruella’ya yeniden hayat vermek üzere filmin oyuncu kadrosuna dahil oldu. 2019 yılında çekimlere geçildiğinde, film için somut geri sayım da başlamıştı. Pandemi sebebiyle ertelemeler olsa da, Emma Stone’un hayat vermesiyle, Cruella 2021 yılında yeniden beyaz perdeye adım attı.

Estella’nın Cruella’ya Dönüşümü

Karşımızda, 1970’li yıllarda, Londra’daki punk rock devriminin ortasında geçen bir yapım var. Sinemanın en kötü kadınlarından Cruella’nın çocukluğundan başlayarak, ilk zamanlarına yolculuk ediyoruz. Beklenilenin aksine, bu başlangıçta karşımızda moda tutkusu için köpekleri öldürecek kadar cani bir kötü yok. Cruella’yı, annesini kaybettikten sonra karşılaştığı iki hırsız çocuğa katılan Estella olarak tanımaya başlıyoruz. Estella büyüdükçe, Jasper (Joel Fry) ve Horace (Paul Walter Hauser) ile beraber Londra’da hırsızlık ile geçimini sağladığı bir hayat kuruyor. Moda tutkusundan vazgeçemeyen bu genç kız, arkadaşlarının yardımıyla Liberty’de kendisine bir iş buluyor. Bu işte umduğunu bulamasa da, yaşadığı maceralarla bir süre sonra ünlü moda tasarımcısı Baroness von Hellman‘ın (Emma Thompson) dikkatini çekiyor. Barones, Estella’yı ekibine alarak, onun moda konusundaki zekasından kendi kariyeri için faydalanmaya başlıyor.

Estella’nın Barones ile kurduğu ilişki, bir süre sonra aralarında hiç beklenmeyen bazı olayları tetikliyor. Estella, oldukça güçlü bir kadın olan Barones’e karşı koyabilmek adına, bir noktada kötü tarafını kabulleniyor. Bu karar anının ardından da kaba, moda tutkunu ve intikam peşinde koşan Cruella ortaya çıkıyor. Punk rock kültürünü benimseyen kötü kadın Cruella, Barones’i yıkmak için her moda gecesinde onunla yüzleşiyor. Bu yüzleşmelerin hazırlığında, Barones’in her adımını önceden bilen Estella, modacı kötü kadın Cruella ile bir bedende çalışıyor. Zeki bir kadın olan Barones ise, kimliği bilinmeyen gizemli Cruella’nın peşine düşüyor…

Cruella Üzerine Kısa Bir Değerlendirme

Filmde, her şeyden önce, karşımızda farklı bir senaryo var. Gözden kaçmış kötü bir karakter, hiç beklenilmeyen bir ilk dönem hikâyesiyle izleyici karşısına çıkıyor. Kötü kadın beklediğimiz filmde, Estella gibi üzücü geçmişse sahip bir kızla tanışıyoruz. Üstelik bu genç kız Cruella’ya dönüştüğünde bile, ortaya bir anda saf bir kötü çıkmıyor. Film boyunca Cruella’yı intikam peşinde koşuyor görsek de, bu uğurda hiçbir zaman beklediğimiz kadar ileriye gitmiyor oluşu, senaryonun önemli noktalarındandı. Bir diğer önemli noktada ise, hikâyenin yine beklenmedik bir şekilde modadan kopmamasıydı. Filmde görüntü de bu moda ve punck rock hareketi etrafında oluşturulmuş. Siyah beyaz tonlarında, dozunda bir çılgınlıkla, 1970’li yılların havasını yakalayan harika bir görsellik var. Senaryonun zayıf tarafı ise, iki güçlü kadın karakterin dışındaki hiçbir karakterin derinliğe sahip olmamasıydı. Özellikle Estella’nın dostları Jasper, Horace ve Artie gibi karakter beklemediğim kadar yüzeyseldi.

Emma Stone, filmde hem Estella’yı hem Cruella’yı başarıyla canlandırıyor. Karşısında, bu filmin asıl kötü kadınını oynayan Emma Thompson da Brones karakterinde en az onun kadar parlıyor. İkilinin filmdeki her sahnesi, makyaj ve kostümlerle de dikkat çekiciydi. Bu ikilinin dışındaki oyunculuklar ise, vasat diyebileceğim kadar kötüydü. Senaryodaki güçsüz karakterler, kötü oyunculuklar ile birleşince, ortaya oldukça gereksiz bazı sahneler çıkmış. Filme hiç yakışmayan bu sahneler, üçüncü sınıf Amerikan komedi filmlerinden alınmış gibiydi. Filmin uzunluğuna katkıları da dikkat çekecek kadar fazlaydı. Kısacası, senaryosu güçlü olan ve senaryo üzerine oluşturulan görüntüyle desteklenen film, kendisini sıkmadan izlettirmeyi başarıyor. Buna karşın, filmin uzunluğu ve başarısız karakterlerin senaryodaki payının fazlalığı, filmin güçlü yönlerini epey törpülüyor. Puanım: 6,5/10

Bir Cevap Yazın