Kategoriler
Kitap

Emrah Serbes – Deliduman

Değerlendirme: 4 / 5.

Emrah Serbes, düşünceleriyle ve diliyle en sevdiğim Türk yazarları arasında yer alıyor. Polisiye iki romanında yarattığı Behzat Ç. ve arkadaşlarının yanı sıra yine İletişim Yayınları‘ndan çıkan diğer iki kitabı Hikâyem Paramparça ve Erken Kaybedenler kitaplarında da yarattığı karakterlerle de hayatı en ince yerlerinden görüp, çok güzel goller atıyor. En önemlisi de, bunu o denli güzel bir dille yapıyor ki, kitapta sövdüğü bir karakterin yerine kendinizi koysanız bile ona kırılamıyorsunuz. Onun dili, kimseyi kırmadan, herkesin okuyabileceği şekilde hayatı ve düzeni eleştiriyor.

Emrah Serbes, eşsiz üslubuyla yazdığı son romanı Deliduman‘da Gezi Direnişi sırasında yaşananlara, toplumsal guruplara, kişilere ve değinmek istediği diğer her şey değiniyor. Üstelik bunu yaparken de, gelmiş geçmiş en harika roman karakterlerinden birisini yaratıyor; tek hayali küçük kız kardeşini meşhur bir dansçı yapmak olan 10 yaşındaki Çağlar İyice‘yi Deliduman‘da okurları ile buluşturuyor.

Romanı, tatil içi yola çıkacağım gün, aklımda kalmasın diyerek ani bir kararla almıştım ve o kadar güzeldi ki, okurken tek dileğim yüzlerce sayfa daha uzun olmasıydı. Bu yıl içerisinde elime aldığım en güzel romandı diyebilirim. Samimi bir dille yazılmış güzel bir roman okumak ve yeni bir karakterle tanışmak istiyorsanız, bu kitabı mutlaka okumanızı öneririm.

Kitabın Künyesi

Deliduman – Emrah Serbes

Kitabın Adı: Deliduman
Yazar: Emrah Serbes
Editör: Levent Cantek
Kapak: Suat Aysu
Kapak İllüstrasyonu: Berat Pekmezci
Uygulama: Hüsnü Abbas
Düzelti: Birhan Koçak
ISBN: 978-975-05-1560-6
Sayfa Sayısı: 350
Yayınevi: İletişim Yayınları

“Emrah Serbes, zamanın ruhunu, Gezinin isyancılarını, hürriyetleri için öksürenleri, yerinde duramayanları, küfredenleri, ağlamayı unutmak için yumruğunu sıkanları resmediyor. Deliduman, büyük zamanın ve her zaman kenarda kalanları romanı.”

Kitaptan Alıntılar

Özgürlüğü hep insanın canının istediğini yapması zannediyoruz, oysa özgürlük her şeyden önce bir histir.

Birini hiçliğe mahkum edersen elbette o senin her şeyin olmak isteyecektir.

Acı dolu bir dünyada yaşıyorduk ve bu acıların çoğunun mantıklı bir açıklaması yoktu. Kör bir boşluğa düşer gibi yaşıyorduk ve dik bir yokuşu çıkmaya benziyordu bu düşüş.

İnsan bu hayattaki en büyük hayal inkisarını, gayretlerinin boşa gittiğini gördüğünde yaşar evlâdım.

Evden uzak yollarda, karanlık bastırınca, soğuk dondurunca, iki insan sarılınca tabii ki aklıma sen geleceksin.

Olsun, hatırlanmıyorum diye unutacak değilim.

Bir Cevap Yazın