Kategoriler
Film

Belgica (2016)

Yönetmen Felix van Groeningen’in gerçek olaylara dayandırdığı ve senaryosunu Arne Sierens ile beraber yazdığı Belgica, yarattığı bar atmosferi ve müzikleriyle dikkat çekse de, hikaye ve kurgusuyla geride kalmış, anlatmaya çalıştığını işleyemeyen bir film.

Değerlendirme: 6 / 10.

Yönetmen Felix Van Groeningen‘in, babası Jo Van Groeningen‘in 1988 yılında Gent şehrinde açıp işlettiği Charlatan isimli bardan ve bu barı devir ettiği iki kardeşten esinlenerek Arne Sierens ile beraber senaryosunu oluşturduğu Belgica, yarattığı bar atmosferiyle dikkat çekse de anlatmak istediklerini gölgede bırakan ve izleyene tam anlamıyla dokunamayan bir yapım diyebilirim.

Filmin ortasında, Jo (Stef Aerts) ve Frank (Tom Vermeir) isimli iki kardeşin beraber açtığı, her türlü müziğe ve insana ev sahipliği yapan Belgica isimli bar bulunuyor. Sahiplerinin ve çalışanlarının tamamı arkadaş olan bu bar büyümeye başlandığında, kardeşlerin yakaladıkları başarı karşısında değişen davranışlarına tanıklık etmeye başlıyoruz. Kendilerinin ve çalışanların hırs, alkol, uyuşturucu ve seks gibi şeylerde aşırıya varan davranışları bir süre sonra hayatlarına ve Belgica’ya zarar vermeye başlıyor…

Hırsların ve aşırılıkların insanı nasıl yıprattığını iki kardeş ve aileleri üzerinden anlatan film, yarattığı bar atmosferinin ve müziklerinin gölgesinde fazla kalıyor diyebilirim. Bunların yanında, bar üzerinden işlenmeye çalışılan Belçika’daki rüşvet, yozlaşma, mülteci ve güvenlik sorunları ise dikkat çekmekten uzak, normal şeylermiş gibi geliyor. Kısacası film, izleyiciyi etkilenmesi gereken konularda bir yandan da boş vermişlik hissi yaratan bir yapım olmuş.

Bu hissi yaratmakta büyük etkisi olan, David Dewaele ve Stephen Dewaele kardeşler tarafından film için oluşturulan Soulwax isimli müzik grubu, film boyunca barda sahne alan 16 kurgusal grubun her biri için farklı müzik tarzlarında parçalar bestelemiş. Birçoğu dikkat çeken ve barda dans edenlere eşlik etme hissi uyandıran bu parçaların içerisinde Belçika’dan Kürşat 9000’in seslendirdiği Çölde Kutup Ayısı isimli Türkçe bir parça bile bulunuyor.

Belgica, biraz keyifli vakit geçirmek ve bu iyi müzikleri dinlemek için izlenebilecek bir yapım olsa da, yönetmenin şu ana kadar izlediğim diğer iki filminin –De helaasheid der dingen (2009) ve The Broken Circle Breakdown (2012)– çok gerisinde, etkileyicilikten uzak bir yapımdı.

Bir Cevap Yazın