Kategoriler
Kitap

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı – Alain de Botton

İsviçreli yazar Alain de Botton’un modern dünyadan çeşitli işleri yakından gözlemleyerek anlattığı kitabı Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, okuyucuya farklı bakış açısı kazandıran, dikkat çekici bir deneme…

Değerlendirme: 4.5 / 5.

Birçok insan hayatının büyük bir bölümünü işte geçiriyor. Buna karşın, bu zaman diliminin heyecan ve acı verici anlarına dair çok az şey yazılıyor. Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, bu durumun farkına varan ve modern işyerlerinde yaşananları yansıtmak isteyen İsviçreli yazar Alain de Botton‘un denemelerinden oluşuyor. [1] Botton, okuyucuyu, lojistikten ressamlığa, bisküvi yapımından havacılığa, kariyer danışmanlığından roket bilimine kadar; birbirinden oldukça uzak on iş alanında yolculuğa çıkarıyor…

Kurgusallıktan uzak bu metinde, modern çalışma dünyasından farklı manzaralara tanıklık ediyoruz. Botton, ton balığı avından, yol kenarındaki bir ağacın altında resim yapmaya, pilon takibinden uydu fırlatmaya kadar birçok anı, dikkat çekici yönleriyle gözlemlemiş. Bu gözlemlerini kendi düşünceleriyle birleştirerek kitaba başarıyla yansıtmış. Betimlemeleriyle, bu anların ilgi çekiciliğini, güzelliğini ve bazen de acı veren yönlerini fark etmemizi sağlıyor. Bu farkındalık, bilmediğimiz bir işyeri gezip deneyimlemenin, turistlik yerler gezmek kadar ilginç olduğu düşüncesini uyandırıyor. Botton da kitabın bir bölümünde bu düşünceye atıfla, “turistleri müzelere ve alışveriş yerlerine değil de, sanayi bölgelerine götürecek yeni bir tür tatil şirketi fikri olduğunu söylüyor zaten.

İki yüzyıl önce dedelerimiz, yedikleri ve sahip oldukları sınırlı sayıda şeylerin hemen hemen her birinin tarihini ve aletleri tam olarak bilirlerdi. Domuzu, marangozu, dokumacıyı, dokuma tezgâhını ve sütçü kızı tanırlardı. O günlerden bu güne, satın alınabilecek mal sayısı geometrik bir şekilde artmışsa da, bu malların yaratılışı hakkındaki bilgimiz hemen hemen belirsizlik düzeyine dek azaldı. Bizler şimdi mallarımıza pratikte ulaştıkça, onların üretim ve dağıtımından düşünsel yönden koptuk; bizi hayret etmek, minnettarlık duyma ve suç işleme yoluyla sayısız fırsattan yoksun bırakan bir yabancılaşma sürecidir bu.

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, Alain de Botton, s37.

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı: En Beğendiğim Bölümler

Kitapta özellikle beğendiğim ve dikkat çekmek istediğim bazı bölümler var. Bunlar; kariyer danışmanlığı, aktarım mühendisliği ve girişimcilik başlıklı olanlar. Kitabın ruhunu daha iyi anlamanız için, bu üç bölümü, düşündürdükleri ile beraber, seçtiğim alıntılarla biraz açmak istiyorum.

Kariyer Danışmanlığı

Botton, Kariyer danışmanlığı bölümünde, çalışma kavramının geçmişindeki ve bugünündeki özüne çok güzel değiniyor. Önce, geçmişte yalnızca kölelere ve alt sınıflara reva görülen çalışmanın günümüzde sıradan insan için nasıl kutsallaştırıldığına dikkat çekiyor. Daha sonra da okuyucunun meslek seçimi ve kimliği üzerine düşünmesini sağlıyor.

İlk kez biz, finansal zorunluluğun yokluğunda bile çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz. İş seçimimizin bizim kimliğimizi belirleyeceği o denli benimsenmiştir ki, yeni tanıdığımız kişilere sorduğumuz en ısrarlı soru, nereli oldukları ya da ana babalarının kim olduğu değil ne yaptıklarıdır ve anlamlı bir varoluşa giden yolun mutlaka, kazançlı bir iş kapısından geçmesi gerektiğine dair varsayım çok güçlüdür.

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, Alain de Botton, s109.

Aktarım Mühendisliği

Aktarım mühendisliği bölümü, ne kadar farklı ve kendine has çalışma alanları olduğunu fark etmemizi sağlıyor. Dahası, bunların kendi içlerindeki derinliğine de büyük bir saygı uyandırıyor. Botton bu bölümde, hepimizin sayısız kez gördüğü ancak çok azımızın önemsediği (belki de hiçbirimizi önemsemediği) pilon isimli elektrik direklerinin peşine düşüyor. Nükleer santralden çıkan elektriği Londra’ya kadar izliyor. 175 kilometrenin üzerindeki hattı bir aktarım mühendisi ile beraber yürüyerek kat ediyor. Bu yolculukta, Botton’la beraber bilim ve teknolojinin gelişimi, kullanımı ve gerekliliği üzerine düşüncelere dalıyoruz.

Elektrik şebekesine karşı ilgisizliğimizi de düşündüm. Ona karşı gerçekten şükran duyacak konumdaki tüm insanlar büyük ihtimalle çok önce, 1950’lerde ölmüştü, çünkü biz daha çocukken çoktan oturmuş bir teknolojiye hayranlık duymak ender rastlanan bir şeydir. Ampulün prestiji, onu mumla karşılaştıracak bir yetişkinin belleğine bağlıydı ve bu da teknoloji tarihinin, bir icadın yalnızca ilk  kez ortaya çıkarıldığı zamanı değil, daha ilginci, unutulduğu -alışkanlık yüzünden kolektif dikkate değmez bir şey haline geldiği- zamanı da belirlemesinin yararlı olacağını düşündürüyordu.

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, Alain de Botton, s212.

Girişimcilik

Girişimcilik bölümü, kitap projesinin sonlarına doğru Botton’un tanıştığı bir girişimci tarafından yapılan çağrı üzerine doğmuş. Yazarla beraber bir girişimcilik fuarını gezerek çeşitli icatlara tanık oluyoruz. Bu bölümde , yalnızca teknolojinin değil, hayatımızdaki birçok şeyin gerekliği üzerine kafa yormaya başlıyoruz. Bu üretme, ünlü ve zengin olma tutkusu ne kadar gerekli? Bunun başarılabileceğine olan inanç ne kadar gerçekçi? Bu sorularının cevaplarını arıyoruz.

Ama gerçekte, bugün kapitalist toplumun zirvesine varabilme şansı, dört yüzyıl önce Fransız soylu sınıfına kabul edilme şansından pek fazla yüksek değildir; gerçi, aristokrasi çağı hiç olmazsa eşitsizlik konusunda daha açık sözlüydü ve dolayısıyla daha müşfikti. Aristokrasi, hayatını patates cipsinin geleceğine bağlayan herkese açık olanaklardan hiç durmaksızın dem vurmaz ve dolayısıyla da, zalimce bir tavırla, sıradan bir yaşamla başarısız bir yaşamı bir tutmazdı. Çağımızın, istisnayı kural diye yutturmak gibi kötü bir huyu var…

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı, Alain de Botton, s279.

Richard Baker Fotoğrafları

Ülkemizde Süha Sertabiboğlu‘nun çevirisiyle yazarın diğer kitaplarını da bulabileceğiniz Sel Yayıncılık tarafından basılan on bölümlük kitapta, bir yandan Botton’un yolculuklarını okurken, diğer yandan ünlü belgesel fotoğrafçısı Richard Baker tarafından özel olarak çekilen yüz kadar fotoğraf inceliyoruz. Baker’ın kitap için özel olarak yaptığı bu çekimler, kitapta siyah beyaz olarak basılmış. Ancak kendisinin internet sitesindeki Work in 100 images isimli galeride renkli hallerini bir arada bulabilirsiniz. [2] Ayrıca projenin fotoğrafçılığının arka planı da kendisi tarafından bir blog yazısında anlatılmış. [3]

Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı: Kısa Yorumum

Daha önce birçok kez yazmış olabilirim., deneme, en sevdiğim yazı türüdür; deneme okumaktan, deneme okurken bir yandan da kendi düşüncelerimi yoğurup şekillendirmekten çok keyif alırım. Bu alanda kısmen seçici ve iyi bir okuyucu olduğumu da iddia edebilirim. En önem verdiğim şey de, okuyucuya basitçe iyi ya da kötü yönden değerlendirme sunan değil; farklı bir bakış açısıyla anlayış katan denemelerdir. Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı’nın, hem seçtiği özgün konu hem de işleyişiyle bunu fazlasıyla sağlıyor.

Kitapta, yalnızca çalışma üzerine değil; günlük hayatımıza etki eden çeşitli konular üzerine fikirlerin yanı sıra; bu fikirleri düşünürken inceleyebileceğiniz, imgeler oluşturmanıza yardımcı olacak fotoğraflar bulacaksınız. Metni görsellerle birleştirecek yavaş ve düşündürücü bir okuma yapmak ilginizi çekiyor mu? Cevabınız evetse, kesinlikle okumanız gereken bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Puanım: 4.5/5

Bir Cevap Yazın