Kategoriler
Kitap

Mihail – Panait Istrati

Panait Istrati’nin, kendi hayatının en özel dönemlerinden birini yansıttığı romanı Mihail, arkadaşlık kavramını ve yaşama dair düşünceleri derinlemesine işleyen bir roman…

Değerlendirme: 3 / 5.

Mihail, Panait Istrati’nin 1927 yılında yayımladığı ve Adrien Zograffi karakterinin yer aldığı romanıdır. Karakterin gençlik yıllarında geçer ve Adrien Zograffi’nin Gençliği serisinin dört romanından ikincisidir. Adrien’in, Mihail ile tanışmasını ve aralarında kurulan dostluğu anlatır. Istrati’nin arkadaşlık kavramını derinlemesine işediği bu romanı, otobiyografik ögelerin en yoğun olduğu eseridir.

Istrati’nin gezgin yönünden, yazarlığından önce söz etmek gerekir. Henüz gençlik yıllarının başında, fırsat bulduğu sürece uzun yürüyüşlere çıkmayı seviyordu. Sürekli kırsala kaçtı ve okuduğu romanları da elinden düşürmedi. Gençliğini tamamladığında evinden, annesinin yanından ayrılmayı seçti. Geçimini sağlamak üzere birçok farklı işte çalıştı ve bir gezgin gibi sürekli yer değiştirdi. Hayatını değiştirecek arkadaşı Mihail ile de bu yıllarda tanıştı. Mihail, avare bir hayat sürmeyi tercih ederen bir Rus asilzadesiydi. Istrati’ye biraz Fransızca, biraz Rusça öğretti ve onu felsefe ile tanıştırdı. Birlikte birçok maceraya atıldılar. Yunanistan, Mısır, Suriye gibi birçok farklı ülkeyi parasız olarak gezdiler. Kaçak seyahat ediyor, zaman zaman küçük işlerde çalışıyor ve bazen de dilencilik yapıyorlardı. Dostlukları Mihail’in 1909’da ölümüne dek sürdü.

Mihail, Istrati’nin bu dostluğa adadığı bir romandır. Bu yüzden de, tüm yapıtları içerisinde kendisi için özel bir yeri vardır.

“Yazık!” dedi Adrien, üzüntüyle başını öne eğerek. “Bense, bir insanı sevebilmek için zamanın hiç önemi olmadığını sanırdım.”

“Evet, ama birini sevebilmek için, ilkin tanımak gerekir.”

“Hayır, tam tersi: Birini tanıyabilmek için, ilkin onu sevmeli. İlgimizi çeken insanlar bize kendilerini sevdirir, böylece açılır, onları tanımamıza izin verirler. Bence, gönülleri birbirine yaklaştıran şey de sevgidir.”

Mihail, Panat Istrati, s25.

Romanın Konusu

Roman 1904 yılında geçiyor ve karşımızda on sekiz yaşında aylaklığı seven bir Adrien var. Yaşam tarzını, diğer insanlar ile kendisi arasındaki farklı, onlar gibi hırslı olmadığını söyleyerek açıklıyor. Edebiyata çok düşkün, elinden kitaplarını düşürmüyor. Aylaklığı sebebiyle annesi ile sürekli atışsalar da, başkalarının istediği gibi olmaya dair bir emare hiç mi hiç göstermiyor. Ara sıra gelen, ev sahiplerinin kızı Leana ile aralarında bir gönül ilişkisi olsa da, kitapları ve aylaklığı onun için her şeyden önce geliyor.

Avarelik yaptığı günlerin birinde, eski patronu Kir Nikolas’ın yanında çalışan bir adam Adrien’in dikkatini çekmeyi başarıyor. Peşine düştüğü, kendisinden yedi yaş büyük, yirmi beş yaşındaki Mihail ile kısa zamanda sıkı bir arkadaşlık bağı kuruyor. İkili beraber maceralara atılırken, sık sık derin ve anlamlı sohbetlere, zaman zaman da tartışmalara dalıyor…

Biraz bencillik belki bu, ama iyi meyve verecekse, bencillik de yaşam ağacını besleyen özsulardan biri olabilir.

Mihail, Panait Istrati, s146.

Yayımlanışına, Dilimize Kazandırılmasına ve Baskıya Dair

Özgün adı Mikhail olan eseri 1927 yılında Rieder yayımladı. Romanı dilimize ilk olarak Yaşar Nabi Nayır kazandırdı. Varlık Yayınları, Nayır’ın çevirisini Mihail Arkadaş, ismiyle 1949 yılında yayımladı. Bertan Onaran, yirmi yılı aşkın bir süre sonra romanı yeniden çevirdi. Bu çeviri, 1971 yılında Yankı Yayınları tarafından Mihail ismiyle yayımladı. Aradan geçen 50 yılda, Nuriye Yiğitler başta olmak üzere başka çevirmenler de romanın çevirilerini yaptı. Bu çevirileri büyük-küçük çeşitli yayın evleri bastı ancak en çok basılan çeviri Bertan Onaran’a aitti.

Okuduğum ve yorumladığım bu edisyon, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘na ait. Yayınevi, 2008 yılında hayata geçirdiği Modern Klasikler Dizisi içerisinde, 2020 yılından itibaren Panait Istrati’nin eserlerine de yer vermeye başladı. Dizinin 197. kitabı olan Mihail’i, 2022 yılının Mayıs ayında yayımladı. Bu baskıda ve yazarın dizideki diğer romanlarında, 2016 yılında vefat eden Bertan Onaran‘ın çevirilerini tercih ettiler.

Romana Dair Kısa Yorumum

Baragan’ın Dikenleri ve Kira Kiralina‘nın ardından okuduğum bu üçüncü Panait Istrati romanı, diğerlerine nazaran çok daha sakindi. Maceradan çok, Adrien ve Mihail arasındaki diyaloglarla ve hayata dair çeşitli şeylerin sorgulamasıyla geçen bir eserdi. Bu yönüyle bana biraz Zorba’yı anımsattı. Zorba’da olduğu gibi, Adrien’in yaşam görüşünü de diyaloglar ile yansıtıyordu. Istrati ile Kazancakis’in dostluğunu düşündüğümde, Zorba’nın bu romandaki yaşam görüşünden etkilenerek yazılmış olabileceğini düşündüm.

Romanın dili ve anlatımı oldukça güçlüydü. Olaylarda sanki gerçekmiş gibi gibi bir samimilik vardı ki, Istrati’nin hayatı ile eşleşmesini göz önüne alarak gerçek olduklarını söyleyebilmek de mümkün. Tüm bunlar ve arkadaşlık kavramının işlenişi romanı ilgi çekici yapıyor ve okunmaya değer kılıyor. Buna karşın, durağanlığı zaman zaman iç sıkıcı bir hale getiren biraz kasvetli bir atmosferi var. Diyaloglarda tartışılanlar yalnızca görüş olduğu, güçlü dayanaklara dayanmadığı için bu kasvet içerisinde okurken biraz sıkıldım. Mihail’e sıra gelene kadar, yazarın daha hızlı akan eserlerini okumanın çok daha ilgi çekici olacağını düşünüyorum. Puanım: 3/5.

Bir Cevap Yazın