Kategoriler
Kitap

Sessizliği Dinle – Marcia Muller

Amerikalı yazar Marcia Muller’in ülkemizde yayınlanan tek kitabı olan Sessizliği Dinle, okuyucuyu sıkmayan başarılı gerilim kurgusuyla, okunmaya değer bir dedektiflik macerası…

Değerlendirme: 3 / 5.

Sessizliği Dinle, Amerikalı yazar Marcia Muller‘in Sharon McCone Serisi içerisindeki yirmi birinci kitabıdır. Anlatıcı, baş karakteri Özel dedektif Sharon McCone’dur. Serinin diğer kitaplarının aksine, bu kitapta çok daha kişisel bir macera yaşar. Evlatlık olduğunu öğrenmesinin ardından, biyolojik ailesinin izini sürer ve beklemediği, oldukça karanlık bir geçmişle karşılaşır. Romanın başı oldukça yavaştır; yazar karakterleri ve geçmişte yaşanan olayları ilmek ilmek işer. McCone gizem dolu araştırmasını yaparken, okuyucu sürekli olarak durağan bir gerilim yaşar. Ardından olaylar hızlanır ve okur, yazarın dokuduğu arka planın şaşırtıcı gerçekleriyle yüzleşir.

“Ah şu aileler!” dedim, başımı omzuna yaslarken.

“Yeni sorunlar mı?”

“Evet. Niye insanlar yumurtadan çıkıp, böcekler gibi ayrı yönlere dağılmazlar?”

Cevap bile vermedi. Bu çoğu zaman sorduğum, altında ince bir anlam yatan bir soruydu ve ikimiz de bunun cevabını biliyorduk. Akraba olalım olmayalım, işin içinden çıkabilmek için birbirimize ihtiyacımız vardı. Öte yandan, hayatın içinde tek başına yolculuk yapmanın da bir değeri yoktu.

Sessizliği Dinle, Marcia Muller, s305-s306.

Olaylar, McCone’in katıldığı neşeli bir düğünle başlar. Arkadaşı Rae Kelleher ile eski eniştesi müzisyen Ricky Savage ile evlenmiştir. McCone, nedime olduğu bu düğünün ardından, parti sırasında telefonla acı bir haber alır. Babası, öğlen geçirdiği bir kalp krizi sonucu ölmüştür. Babasının cenaze töreninin ardından, kardeşi John, babasının ondan son isteğini söyler. Garajında kalan eşyaların atılmadan önce, McCone tarafından gözden geçirmesini istemiştir. Mc Cone, garajda eşyaları düzenlerken, evlat edinildiği gerçeğini ortaya çıkaran bir belgeyle karşılaşır. Geçirdiği şokun ardından, biyolojik ebeveynlerini bulmaya kararlıdır. Kızılderili olan ailesinin geçmişini araştırmaya başlar. Araştırdıkça da, kendisini Kızılderililer ile zengin bir yatırımcı arasındaki savaşın ortasında bulur. İçerisinde cinayetin de bulunduğu bu olaylar, McCone için zorlu bir dava haline gelir…

Marcia Muller’e ve Kitabın Baskısına Dair

Marcia Muller, gizem ve gerilim türünde romanlarıyla Amerika’da oldukça ünlü bir yazar. 1977 yılında, Edwin of the Iron Shoes isimli kitabında yarattığı Sharon McCone karakteri ile ünlendi. Bu karakter, Amerikan edebiyatında kadın özel dedektif kültürü için bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Muller’in öncü olarak adım attığı yolda, Sara Paretsky ve Sue Grafton gibi isimler de onunla beraber yürüdü. Ardından, yalnızca gizem ve gerilim türünde değil, birçok farklı türde güçlü kadın karakterler kendilerine yer bulmaya başladı. Yazarlığı boyunca çeşitli ödüller kazanan Marcia Muller, 2005 yılında Mystery Writers of America’nın (MWA) Büyük Usta ödülüne de layık görüldü. İlk kez 1955 yılında Agatha Christie’ye verilen ödül, ömür boyu başarı ve kalitesinde tutarlılık gösteren yazarlara veriliyor.

Marcia Muller’in Türkçeye kazandırılarak ülkemizde yayımlanan ilk kitabı, Sessizliği Dinle oldu. Özgün adı Listen to the Silence olan roman, ilk olarak 2000 yılının temmuz ayında Amerika’da yayınlandı. Ardından, 2001 yılında Gümrah Şişli‘nin çevirisiyle Epsilon Yayınevi tarafından ülkemizde yayınlandı. Bu, 2021 yılı itibariyle bugüne kadarki ilk ve tek baskısı oldu. Yazarın bundan başka bir kitabı da henüz dilimize kazandırılmadı. Aslında, bu durumun oldukça ilginç olduğunu düşünüyorum. Yayınevi neden serinin ortasından böyle bir kitabı seçip yayınladı, bilmiyorum. Araştırdım, fakat bu konuya dair hiçbir bilgi bulamadım. Dahası, Marcia Muller’e dair Türkçe herhangi bir içerik bulamadığımı da belirtmeliyim.

Sessizliği Dinle Üzerine Kısa Yorumum

Sessizliği dinle, nereden kaydettiğimi hatırlamasam da, yaklaşık on yıldır listemde duran bir romandı. MWA ödülü sebebiyle, yazara dair bir şeyler okuduğumu anımsar gibiyim. Ülkemizde bulabileceğim tek kitap olduğu için de listeme almış olabilirim. Her neyse… Kitabı kısa bir süre önce, bir sahaf turum sırasında aldım. Masamın üzerinde geçirdiği birkaç günün ardından da, son zamanlardaki tarih okumalarıma iyi bir ara olabileceğini düşünerek okumaya başladım. Birkaç saatte elimden bırakmadan bitirdim.

Öncelikle belirtmeliyim ki, Sharon McCone’un güçlü kişiliği kitabın her sayfasında, her cümlesinde kendini belli ediyor. Diğer kitaplar da ortalama olarak böyle yazıldıysa, ortada gerçekten güçlü bir kadın dedektif serisi var demektir. Kitabı okumadan önce, McCone karakteri hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Serinin diğer kitaplarını okumadan, karakterin hayatına ortadan bir giriş oldu. Bu yüzden, okurken bazı noktalarda kopukluklar yaşamadım değil. Geçmişine ve aile ilişkilerine dair bilgileri okuyucu zaten biliyormuş tonunda veriyor. Bunları kavramakta zorlandım. Aynı şekilde iş ve iş ilişkilerinde de bu durum yaşanıyor. Bu yüzden, bir süre sonra bu noktalara pek takılmamaya çalıştım.

Kitaba daha çok tek bir polisiye macera olarak yaklaştım ve bu yaklaşımım okurken oldukça keyif almamı sağladı. Romanın büyük bölümünde, olayların araştırma sürecinde gerilimin hep aynı tonda kalıyor olmasını çok başarılı buldum. Bu durum biraz daha devam etse, kitap sıkıcı bir hâl alırdı. Tam tersine, kısa sürseydi de sonunda yaşanan olayların arka planı çok yüzeysel kalırdı. Yazar bu dengeyi başarılı bir şekilde kurarak, çıkış yapacağı noktayı kurguda doğru bir yerde konumlandırmış. Romanın sonlarına doğru, bir anda tüm durağanlığın anlam bulduğu olaylar yaşanıyor. Tüm bu yönleriyle beğendiğim Sessizliği Dinle, bu tarz romanlar seviyorsanız, okuyabileceğiniz bir eser. Puanım: 3/5

Bir Cevap Yazın