Geçenlerde, geçmişi düşünürken aklıma geldi, 15-16 yaşlarımdayken müziğe dair en sevdiğim şeylerden birisi de İstiklal’de Siya Siyabend dinlemekti. Bir safer, Nevizade’ye bir şeyler içmeye giderken bizimkiler “seni harika bir yere götüreceğiz” diyerek yanlarına götürmüşlerdi beni, o gün tanışmıştım Bizon’la, adaşımla…
O günden sonra İstiklal’de geçirdiğimiz zamanlarda, hep bu adamlara rastlamayı dilerdik. Rastlarsak da, onlar çalmaktan, söylemekten yorulana kadar, oturup dinlemekten yorulmazdık. Hiç konuşmadan, sadece dinlerdik… Bizon’un sesi beni o kadar etkilerdi ki, yalnızca onu dinlerken sigara içmek gibi bir alışkanlık edinmiştim. O zamanlardan beri, ne zaman söylediğini duysam, bir sigara yakarım.
Hayyam, en sevdiğimiz parçalarıydı. Müziklerine, ruh hallerine dokunmamak için hiç şarkı istemezdik. Her çaldıklarını dinlerdik ama, her seferinde de içimizden “haydi bir Hayyam söyleyin” derdik, sabırla beklerdik.