Kategoriler
Kitap

Tembellik Hakkı – Paul Lafargue

Paul Lafargue tarafından 1880 yılında kaleme alınan Tembellik Hakkı, Louis Blanc’ın Çalışma Hakkı kavramına cevap niteliğinde bir manifesto olarak dikkat çekiyor.

Değerlendirme: 3.5 / 5.

Paul Lafargue‘ın 1880 yılında kaleme aldığı Tembellik Hakkı, kapitalizmi ve çalışama ile baştan çıkarılan proletaryayı eleştirdiği manifestosudur. Louis Blanc’ın öne sürdüğü, 1848 devriminde uygulanmaya başlanan düşüncelere cevap niteliğinde olmasıyla dikkat çeker. Lafargue’a göre kapitalist toplumdaki her türlü entelektüel soysuzlaşma ve organik bozulmanın sebebi çalışmadır. Dahası, kapitalizmin çalışma isteğini proletaryayı kandırarak benimsettiğini savunur. Bu düşünceleri daha iyi kavramak için aslında öncelikle Çalışma Hakkı’nın ortaya çıkışına bakmak ve üzerine okumalar yapmak gerekir. Referans dönemleri vermek adına, Fransa’da ortaya çıkan bu kavramın gelişimine kısaca değinmek istiyorum.

Fransa’da Çalışma Hakkı‘na yönelik ilk ciddi tartışmalar, Fransız Devrimi sırasında gerçekleşti. Sıradan insanlar devletin kamusal görevi olan yardımlarla geçinemiyor ve çalışarak geçimlerini sağlamak istiyordu. Devrimi takip eden dönemde, çalışma hakkı şartlı olarak kanunlarda yerini aldı. Bu şartlar zaman içerisinde genişletildi ve çalışma hakkı günden güne daha geniş kitlelere verildi. 1800’lü yılların ilk çeyreğinin ardından, Louis Blanc’ın da fikirleriyle ateşli bir şekilde desteklemeye başladığı Çalışma Hakkı, 1848 devriminde Sosyal Cumhuriyet’in herkes için temel talebi haline geldi. Droit au travail (Çalışma Hakkı) ifadesi de ilk kez Blanc tarafından kullanıldı. Hükümet, 1839 yılında kaleme aldığı Organisation du travail (İş Organizasyonu) kitabına dayanarak ona görevler verdi. Çeşitli atölyeler yönetti ve çalışma hakkı kavramının yayılmasına katkı sağladı. Fransa’da düşüncesi şekillenen droit au travail zaman içerisinde dünyaya yayıldı. 1948 yılında kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesinde de yerini aldı. Beyannameyi kabul eden birçok ülke, bu hakkın kadınlara yönelik uygulanmasını daha sonra gerçekleştirdi.

Herkesin çalışma, işini özgürce seçme, adil ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Madde 23/1.

Tembellik Hakkı Kavramının Doğuşu

Kısaca anlayabileceğiniz üzere, devrim öncesi Fransa’nın üçüncü sınıfı, çalışmayı, hayat şartlarını iyileştirmek için istedi. Sanayi devriminin getirdiği çalışma olanakları, insanlar için bir umuttu. Çalışarak kazanmayı, bu sayede de ruhban ve soylu sınıflarının olanaklarına ulaşabilmeyi amaçladılar. Bu amaç, insanları hep daha fazla çalışmaya itti. Mesai saatleri günde 12 saate kadar çıktı. Çalışarak sınıf atmak isteyen insanların büyük çoğunluğu, aslında yalnızca atlamak istedikleri sınıf için çalışıyordu.

Peki, çalışmayı istemek bir haksa, tembelliği, yani çalışmamayı istemek neden bir hak değil? Devletin vatandaşlarına bakması geçmişte var olan bir hakken, neden bundan tamamen vazgeçmek ve kapital sistemin kölesi olmak zorundayız? Paul Lafargue, kaleme aldığı manifestosunda bu sorunun cevaplarını verdi ve Tembellik Hakkı kavramını ortaya koydu.

Kısa Ama Geniş İçerikli, Düşündüren Bir Manifesto

Manifesto niteliğindeki bu eser, oldukça kısa olmasına karşın düşündüren, geniş bir içeriğe sahip. Önsöz‘le başlayan kitap, Feci Bir Dogma, Çalışmanın Takdisi, Aşırı Üretimin Sonuçları, ve Yeni Müziğe Yeni Şarkılar Lazım başlıklı dört ana bölümden oluşuyor. Bu ana bölümlere ek olarak yazarın sonradan kaleme aldığı son bir bölüm de mevcut. Lafargue, önsözüne Adolphe Thiers’den bir alıntıyla başlıyor. İnsanların dünyaya acı çekmeye geldiğini dile getirdiği bu sözünü eleştirerek bu anlayışın yanlışlığına dikkat çekiyor.

Bu bireysel ve toplumsal sefaletler ne kadar büyük ve sayısız olursa olsunlar, ne kadar sonsuz görünürlerse görünsünler, Proletarya, “İstiyorum” dediği anda, aslan yaklaşırken toz olan sırtlanlar ve çakallar gibi yok olup gideceklerdir. Ama Proletarya, kendi gücünün bilincine varmak için, Hristiyan ahlakın, iktisadi ahlakın, her düşünceci ahlakın önyargılarını ayaklarının altına alıp çiğnemelidir; kendi doğal içgüdülerine dönüp, burjuva devriminin metafizik avukatları tarafından uydurulmuş tıknefes İnsan Hakları’ndan ilan etmelidir; günde üç saatten fazla çalışmamalı, günün geri kalanında ve geceleri tembellik etmeli, yiyip içip eğlenmelidir.

Tembellik Hakkı, Paul Lafargue, s16.

Feci Bir Dogma isimli ilk bölümde, çalışmayı toplumdaki her türlü yozlaşma ve bozulmanın sebebi olarak görüyor. İşçi sınıfının çalışma sevgisine şaşkınlığını dile getiriyor ve bu sevgiyi eleştiriyor. Ardından, Çalışmanın Takdisi bölümünde bunun nedenlerini açıklamaya başlıyor. Çalışmanın nasıl kutsandığını, nasıl geliştiğini ve ağır çalışma şartlarını anlatıyor.

Aşırı Üretimin Sonuçları bölümünde, fazla çalışmanın aslında sanıldığı kadar iyi olmadığını anlatıyor. Fazla üretimin tüketimden uzaklaştırdığını ve sanayicileri de yeni tüketiciler aramaya ittiğini ironik bir şekilde yansıtıyor. Sonra da Yeni Müziğe Yeni Şarkılar Lazım diyerek tüm bu yanlışlara karşın yapılması gerekenleri sıralamaya başlıyor. Üç saatlik mesainin yeterli olduğu ve insanların hayattan keyif alması gerektiğini söylüyor. Kapital sistemin işleyişine ve halkın uyanmasına engel olduğunu örneklerle aktararak görüşlerini genişletiyor. Son olarak da, ek bölümünde tarihte bir yolculuk yaparak Yunanların ortaya koyduğu fikirlerle savlarını destekliyor…

Tembellik Hakkı: Ortaya Çıkışı ve Türkçe Baskılar

Paul Lafargue, Tembellik Hakkı’nı arkadaşı Jules Guesde’nin yeni çıkardığı gazetesi L’Égalité için kaleme aldı. Manifesto, ilk olarak 1880 yılında haftalık gazetede tefrika yoluyla yayınlandı. 1883 yılında devrimci propaganda yapmak suçundan hapse girdiğinde, zamanını eserini düzenlemeye ayırdı. Eklediği notlarla birlikte, manifestosu aynı yıl içerisinde yayıncı Henry Oriol tarafından bir bütün olarak yayınlandı.

Eserin baskılarını araştırırken, dilimize ilk kez Ahmet Angın tarafından çevrildiğini gördüm. 1966 yılında 27 Yayınevi’nden [1] çıkan bu çevirinin güncel baskısı bulunmuyor; ancak yayınevi mevcut olmadığı için bu çeviri başka yayınevleri tarafından birçok kez kullanılmış görünüyor. Günümüzde telif hakkı olmayan Tembellik Hakkı’nı, İthaki, Sel ve Can yayınları gibi birçok yayınevinden farklı çevirmenlerin imzasıyla bulmanız mümkün. Ben, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘nın Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi içerisinde yaptığı baskıyı okudum; başarılı bulduğum bu çeviride Ali Bertay‘ın imzası yer alıyor. Puanım: 3,5/5

Bir Cevap Yazın