Siyasi ve toplumsal fikirleriyle Fransız Devrimini etkileyen en büyük düşünür olan Jean-Jacques Rousseau, 1762 yılında kaleme aldığı bu eserinde, siyasi bir sistemin kurulabilmesi için en iyi yöntemin toplumsal sözleşme olduğu açıklanmaktadır. Rousseau’nun Toplum Sözleşmesi‘nde yer alan görüşleri, özellikle Fransız Devrimi’nin ardından kurulan yeni hükûmet tarafından benimsenmiş ve devletin kalkınmasında oldukça etkili olmuştur. İş Bankası Kültür Yayınları‘nın, Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi‘nden Vedat Gülyol‘un çevirisiyle çıkardığı kitapta, çağımızın ideal devletine, hükûmetine ve toplumuna dair önemli fikirler yer alıyor.
Kitap II: Rousseau’ya göre, genel istemin yürürlüğe konmasından başka bir şey olmayan egemenlik ne bırakılabilir, ne de bölünebilir. “Yalnız genel istem, kamu gücünü, devletin kuruluşundaki amaca, yani herkesin iyiliğine uygun bir yoldan yönetebilir.” “Genel istem yasalarla dile gelir. Toplum içinde bir birleşmenin koşulu olan yasalara uyan halk, yasaları koyan halkın kendisi olmalıdır.” Halk kendiliğinden sadece iyilik ister, ama yine kendiliğinden her zaman iyiliğin nerede olduğunu görmez.” Öyleyse halka yol gösteren yüksek zekâlı biri gerektir. Bu yüksek zekâlı insan, yasacıdan başkası değildir. Yasacı, Rousseau’ya göre tanrısal bir varlıktır: “İnsanlara yasalar koymak için tanrılar gerek”.
Kitap III: Topluluk ya da egemen varlık, yasaları hükümet aracılığıyla yürütür. Hükümet, “Yurttaşlarla egemen varlığın karşılıklı ilişkilerini sağlamak amacıyla aralarında kurulmuş, gerek yasaları yürütmek, gerek toplum özgürlüğünü sürdürmekle görevli, aracı bir bütündür.”
Kitap IV: Sistemin işlemesini sağlamak için birtakım önlemler alınacaktır. En yüksek güvence olarak da yurttaşların toplumsal duygularla bezenmiş olmaları istenecektir.
Kitabın Künyesi
Özgün Adı: Du Contrat Social
Baskı: XII. Basım Şubat 2014
Fransızca Aslından Çeviren: Vedat Günyol
ISBN: 978-975-458-948-1
Görsel Yönetmen: Birol Bayram
Düzelti: Ali Alkan İnal
Sayfa Sayısı: 136
Kitaptan Alıntılar
İnsan her zaman kendi iyiliğini ister ama, bunun ne olduğnu her zaman kestiremez. Halk hiçbir zaman bozulmaz ama, çoğu kez aldatılabilir. İşte, ancak o zaman kötülüğe eğilimli görünür.
Sözcüğü tam anlamında ele alırsak, diyebiliriz ki, gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmamıştır ve olmayacaktır. Çoğunluğun yönetmesi ve azınlığın yönetilmesi doğal düzene aykırıdır.
Dürüst ve basit insanları basit oldukları için aldatmak güçtür. Tuzaklar, dolaplar, birtakım kurnazca bahaneler etkilemez onları. Hatta aldanacak kadar ince değildirler.
“Jean-Jacques Rousseau – Toplum Sözleşmesi” için bir yanıt
[…] Rousseau, Toplum Sözleşmesi‘nin ikinci kitabında egemenliği yani genel istemin yürütülmesini konu […]