Çok uzun süre önce izlediğim, Einstein, Leonardo Da Vinci, Mozart ve Napoleon gibi Dünya’yı değiştirmiş kişilerin ortak noktalarını anlatan yabancı bir belgeselde, bu kişilerden bazılarının sahip olduğu “uzun süre düşünebilme yeteneği” adında doğal bir yetenekten bahsediliyordu. Yani kısaca özetlemek gerekirse, bu adamlar bir koltuğun üzerinde saatlerce pinekleyip, dikkatleri hiç dağılmadan bir konu üzerine saatlerce düşünebiliyorlardı ve bu, benim sahip olmayı istediğim bir yetenekti.
Ben de bir konuyu saatlerce, her açıdan düşünsem, o konuyu kesinlikle çözerdim diye düşünerek bu yeteneği hayatıma bir şekilde entegre etmeye karar vermiştim. Benim gibi enerji dolu bir insan için, koltukta oturup saatlerce düşünebilmek imkansıza eş değerde olacağı için de en sevdiğim hobim olan puzzle ile birleştirmiştim bu etkinliği. O gün bu gündür ne zaman anlayamadığım, “artık bunun üzerinde ayrıntılı düşünmem gerek” dediğim bir şeyle karşılaşsam, yeni bir puzzle yapmaya başlıyorum.
Konunun büyüklüğüne göre bir puzzle seçtikten sonra, ilk olarak, puzzle parçalarını masamın üzerine dizerken, konu ile ilgili aklıma gelen her şeyi, her bilgi kırıntısını mantar panoma not alıyorum. Sonra, puzzle çerçevesini oluştururken bu bilgilerden sabit ve değişmez olanlarını belirleyerek konu için de genel bir çerçeve oluşturuyor ve çerçeve tamamlandıktan sonra da puzzle parçalarını renklerine göre gruplara ayırırken, bilgi parçalarımı da kendi renklerine göre gruplara ayırıyorum. Parçaları birleştirmeye başladığımda, her grubu birleştirirken gruplara özel olarak belirlediğim farklı bakış açılarından düşünüyorum ve sonuç olarak puzzle tamamlandığında üzerinde düşündüğüm konuyu da çözmüş oluyorum. Bugün olduğu gibi…
Bugün, Wassily Kandinsky‘nin Yellow, Red, Blue isimli çalışması da tamamladığım ve bir gün galerisini açmayı hayal ettiğim puzzle çalışmalarım arasında yerini aldı. Bu çalışmayla ve tanrının ufak bir dokunuşuyla beraber, uzun süredir aklımda olan ve her ne kadar “önemsemiyorum artık” desem de diğer çalışmalarıma mani olmasını engelleyemediğim bir sorunu da tamamen ortadan kaldırdım.
Puzzle yapmayı seviyorum. Her şeyi bir kenara bırakıp biraz düşünmek istiyorsanız, bir deneyin. Zamanınızdan başka kaybedecek bir şeyiniz yok, ki farkında mısınız bilmiyorum ama zamanımızı hiçbir şey yapmasak da kaybediyoruz.