Kategoriler
Kitap

Balonla Beş Hafta – Jules Verne

Bilimkurgu edebiyatının kurucularından Jules Verne’in ilk romanı olma özelliği taşıyan bu eser, yazarın gelecekteki yazım tarzına ışık tutması yönüyle önemli bir yapıt…

Değerlendirme: 3 / 5.

Jules Verne’in ilk romanı olan ve onu büyük bir üne kavuşturan Balonla Beş Hafta, üç İngiliz’in Afrika’yı balonla kat ettikleri yolculuğu konu alıyor. Kitabın yayınlandığı yıllarda, Avrupalıların Afrika’yı keşfi devam ediyordu ve kitabın ünlenmesinin de bu güncelliğe dayandığını söyleyebiliriz. Verne, o güne kadarki kaşifleri ve keşiflerinin özetini romanının içerisine ustaca yedirdi. Kendi kurgusal karakterlerinin yolculuğunun bir kısmını, gerçek keşiflerin izinde yaptıkları geziler oluşturdu. Çoğunlukla macera içeren diğer bölümlerde ise kurgusal yeni keşiflere yer verdi.

Eser ayrıca, Verne’in gelecekteki romanlarını nasıl yazacağı konusunda bir reçete niteliği de taşır. Balonla Beş Hafta’nın macera kurgusu ve karakterleri tutmuştur ve yazarın diğer birçok eserinde tekrarlanır. Sonraki eserlerinde teknolojik gelişmeleri anlattığı ve tarihsel bilgiler verdiği paragraflar daha fazladır; çünkü bu eserinde en çok beğenilen noktalardan biri olmuştur. Kısacası, Verne burada denediği reçeteyi geliştirmiş ve çalışan şeylere dokunmayarak sonraki eserlerini de bu doğrultuda yazmıştır. Bu sebeple, ilk romanı olan bu kitap, yazarı anlamak için büyük önem taşır.

Balonla Beş Hafta’nın Konusu

Roman, Dr. Samuel Ferguson’un balonla Afrika kıtasını geçme fikri ile başlıyor. Ferguson önce uşağı Joe’yu ve avcı arkadaşı Dick Kenedy’yi bu yolculuğa ikna ediyor. Ardından, Ferguson tarafından yapılan Victoria adını verdikleri balonla yolculukları başlıyor. Yolculuklarının bilimsel olarak iki amacı var. Bunlardan ilki, Nil nehrinin kaynaklarını keşfetmek. İkincisi ise, daha önce yapılmış olan keşifleri birbiri ile ilişkilendirmek.

Yolculuklarının ilk durağı Hint Okyanusu’nun kıyısındaki Zanzibar oluyor. Buradan itibaren çeşitli zorluklarla karşılaşan ekip, yolculukları boyunca karışık bir rota izlemek zorunda kalıyor. Bu zorlukların arasında yerliler tarafından yenme tehlikesinden, balonlarına saldıran akbabalar gibi çeşitli şeyler yer alıyor. Tüm zorlukların üzerinden kararlıkla gelen üçlünün yolculuğu, Afrika’nın batı ucu Senegal’de son buluyor.

Kitabın Yayınlanışına ve Baskılarına Dair

Jules Verne, Pierre-Jules Hetzel ile tanışmasından bir yıl sonra, 1862 yılında yayınlanmasını istediği ilk eserini ona sundu. Pek bilinmese de bu, İngiltere ve İskoçya’daki gezilerine dayandırarak yazdığı kısa bir hikayeydi. Hetzel bu hikayeyi reddetse de, Verne’deki ışığı görmüştü ve ondan gerçek bir macera romanı yazmasını istedi. Ardından ortaya çıkan Balonla Beş Hafta, Verne’in popüler kariyerinin başlangıcı oldu. Hetzel tarafından 1863 yılının başında yayınlanan kitap, Avrupa’da oldukça ilgi uyandırdı. Kısa süre içerisinde farklı ülkelerde, farklı yayınevlerinden birçok baskı yaptı.

İlk Jules Verne çevirmenimiz diyebileceğimiz Ahmed İhsan Tokgöz, romanı 1891’de Osmanlı’ya kazandırdı. Eserin latin harfleriyle ilk basımı ise 1950 yılında önemli çevirmenimiz Ferid Namık Hansoy‘un çevirisiyle yapıldı. Beş Hafta Balonla Seyahat başlıklı bu çeviriyi İnkılâp Kitabevi yayınladı. O günden bugüne birçok yayınevinin bastığı bu romanı ben, son olarak, İpek Ortaer Montanari‘nin çevirisiyle okudum. Çeviri, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘nın Modern Klasikler Dizisi içerisinde 174. kitap olarak yayınlandı.

Balonla Beş Hafta Üzerine Kısa Yorumum

Yukarıda bahsettiğim üzere, bu kitap Verne için bir reçete gibidir. Onun eserlerinin sevdiğim ve sevmediğim birçok yönünü bu kitapta özet halinde görebiliyorum. Sevdiğim yönleri de, sevmediğim yönleri de tam olarak oturmadığı için kitabı çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim. Örneğin, sadık, gözü pek, mükemmel becerileri olan bir uşak klişesi bana hep basit gelmiştir. Bu yüzden, Bruno, Passepartout, Conseil’in geçmişi diyebileceğim Joe’yu bu kitapta hiç ama hiç sevemedim. Çok yapay ve olmamış buldum. Buna karşın, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah‘ta arşa çıkardığı bilgi veren paragraflarının daha ham hallerini okumak ise oldukça keyifli diyebilirim.

-Bu çok doğal, dedi Doktor. Balonlar ilk kez görüldüğünde Fransa köylüleri, bunların hava canavarları olduğunu düşünerek ateş etmişlerdi. Bu nedenle Sudanlı bir zencinin gözlerini kocaman açmaya hakkı var.

-Tanrım! dedi Joe, Victoria yerden yüz fit yüksekte, bir köye sürtünerek geçerken. Efendim, izninizle onlara boş bir şişe atacağım. Sağ salim yere düşerse ona taparlar, kırılırsa da parçalarından tılsım yaparlar!

Balonla Beş Hafta, Jules Verne, s137.

Eserin bir diğer önemli yönü ise, muhakkak ki, o yılların Avrupalı toplumundan Afrika’ya bir bakış sunuyor olmasıdır. Karakterlerimiz her ne kadar asil yansıtılsa da, Afrikalılar ile sürekli dalga geçiyorlar. Bazı yerlerde aşağılamaya varan bu görüşler maalesef bugün bile hüküm sürüyor. Yukarıdaki alıntı bunun hem basit bir örneğini sunuyor hem de daha önce burada yazdığım The Gods Must Be Crazy (1980) filminin temelini atıyor. Velhasıl, bu kısa detaylar ışığında, kitabı okumalı mıyım sorunuza cevabım iki yönlü olacak. Yazara ilgi duyuyorsanız, onu anlamak için mutlaka okumanız ve üzerine düşünmeniz gereken bir eser. Buna karşın, Verne okumaya yeni başlıyorsanız, daha iyi bir romanından başlamanızı şiddetle tavsiye ederim. Puanım 3/5.

Bir Cevap Yazın