Yalanın Siyaseti… 2016 yılında Oxford Sözlükleri tarafından yılın sözcüğü seçilmesiyle dikkatleri üzerine çeken “post-truth” (hakikatin önemsizleştirilmesi) kavramı, Yalın Alpay’ın tanımıyla, gerçek ile ona ilişkin yargılar arasındaki uygunluğun ortadan kalkmasının umursanmaması, yani hakikatin düşüşü anlamına geliyor. Toplumumuzun birçok kesiminin hiçbir çaba harcamadan kendilerine ulaştırılan bilgileri hakikat olarak kabul ettiğini, hatta bir süre sonra çelişkili gördükleri bilgileri bile umursamadan kabul ettiklerini görüyoruz. İşte nesnel olgulara değil, duygularına ve inançlarına dayanan bu kabulleniştir bahis olan.
Postmodernizm ve popülizmin iç içe geçmesiyle ortaya çıkan bilgilerin, yeni medya ile kolayca yayılabilmesiyle bu kavram günümüz toplumları için ciddi bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Kavramın hakkını vermek ve toplumu bir kesiminin kendi lehine pozisyon almasını sağlamak isteyen siyasetçilerin başvurduğu safsataların, bir kısmına kavram içerisinde yer bulabileceğimiz, bir kısmına ise bulamayacağımız çok daha ciddi sorunlara yol açtığı düşüncesindeyim. Hakikate ulaşmak için gösterilen çabanın değersiz görülmesi, hakikate ulaşmak isteyenlerin sayısını her gün azaltıyor, çalışkanlık, kararlılık, iyi niyet gibi insan niteliklerinin eğitimsiz zihinlerde tamamen yok olmasına yok açıyor.
Hakikat, hakikatin önemsizleşmesi, mantık, sav ve safsata kavramlarını temelleriyle beraber öğrenebileceğiniz bu kitabın son bölümünde, günlük hayatımızda sıkça karşılaştığımız savlara örnekler ve açıklamalar bulacaksınız. Hakikatin önemsizleştirilmesinde büyük rol oynayan safsataları tanımak, güncel örnek açıklamalarla bilmek, zihinlerimizin yeni bir safsata ile karşılaştığında hemen tanıyabilmesi ve mücadele edebilmesi için büyük önem taşıyor.
Daha önce Takip Ettiğim Youtube Kanalları başlıklı yazımda, Yalın Alpay‘ın İlker Canikligil ile beraber bu kitapta yer alan safsata türlerini örneklerle açıkladığı Safsata Savar isimli programdan bahsetmiştim. Benim bu kitaba ilgi duymama ve okumama vesile olan bu program oldu. Yalın Alpay’ı ise yazdığı kitap eleştirileriyle uzun süredir biliyordum ki, Nabokov’un Edebiyat Dersleri’ni de onun hoşuma giden bir yazısı vesilesiyle okumuştum. Yalanın Siyaseti’ni okumamın ardından kendisinin diğer kitaplarını da okunacaklar listeme ekledim.