Kategoriler
Kitap

Dürdane Hanım – Ahmet Mithat Efendi

Ahmet Mithat’ın 1882 yılında yayımladığı romanı Dürdane Hanım, dönemine göre sıra dışı sayılabilecek seviyede feminizm özellikleri taşımasıyla dikkat çekici bir eser….

Değerlendirme: 3 / 5.

Ahmet Mithat’ın 1882 yılında yayımladığı romanı Dürdane Hanım, dönemine göre sıra dışı diyebileceğimiz seviyede feminizm özellikleri taşımasıyla dikkat çekici bir eserdir. Kitabın adı her ne kadar Dürdane Hanım olsa da, romanın baş karakteri Ulviye Hanım isimli varlıklı bir kadındır. Romanın konusu da, sıkı bir roman okuyucusu ola Ulviye Hanım’ın, romanlarda okuduğu türden bir olay yaşama merakı çerçevesinde gelişir. Ahmet Mithat merak uyandıran ve okuyucuyu da hikayeye bir ucundan dahil eden anlatımını bu romanında başarılı bir şekilde kullanır. Roman boyunca, okuyucusu bir İstanbul sakini gibi kabul eder. Hemşerilerine “… semtlerinde Ayşe Ebe diye şöhret bulan bir ebe hanımın başına gelenleri işittiniz mi?” gibi sorular sormaktan çekinmez.

Ahmet Mithat’ın romanlarından bazıları, dönemin İstanbul’una dair verdiği bilgiler açısından çok kıymetlidir. Örneğin, Henüz 17 Yaşında romanında Beyoğlu’nun genelevlerinin işleyişini tanırız. Esrâr-ı Cinâyât‘ta ise polisin işleyişini, sokakları ve binaları çok güzel yansıtır. Dürdane Hanım da bu yönden dikkate değer bir eserdir. Bu romanda, daha karanlık diyebileceğimiz Galata meyhanelerini ve varlıklı kesime hitap eden Beyoğlu’nun eğlence evlerini anlamak mümkün. Üstelik tüm buraları, erkek kılığına girmiş bir kadının maceralarıyla beraber okuruz. Kadının yalnızca evi ile ilişkilendirildiği bir dönemde, bunları yazmak, yenilikçi bir kalemin cesaretidir.

Dürdane Hanım’ın Konusu

Varlıklı bir kadın olan Ulviye Hanım, boğaza nazır villasında yaşamaktadır. Edebiyata çok düşkündür. Yeni çıkan her şeyin takipçisi olduğu gibi, özellikle sıkı bir roman okuyucusudur. Romanlara düşkünlüğü kendisinde okuyucu olmanın ötesinde bir merak oluşturmuştur. Okuduğu romanlarla yetinmez olur; çünkü romanlardaki gibi olaylar yaşama isteği duymaktadır. Bir gün söz konusu bu isteğini hayata geçirebileceği bir yol bulur. Yeni icat edilen telefon ile, yan yalıdaki komşusu Dürdane Hanım’ı dinlemeye başlar. Dinlemelerinde, onun özel yaşamına dair önemli bilgilere sahip olur. Dürdane Hanım, yaşadığı gizli ilişki sebebiyle zor bir durumda kalmıştır. Kimseye söyleyemediği önemli bir sırrı ve yardıma ihtiyacı vardır. Ulviye Hanım, bu yardım için kolları sıvar. Ona yardım etmek adına bir plan yaparak farklı bir kimlikte yalısından dışarıya çıkar. Biz de tanıştığı Sohbet Ağa ile beraber çeşitli olaylarına tanıklık ederiz…

Yayımlanışına ve Baskılarına Dair

Dürdane Hanım ilk olarak 1882 yılının başlarında, Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde 25 bölüm olarak tefrika oldu. Tefrikanın ardından aynı yıl kitap olarak da yayınlandı. Eserin Cumhuriyet sonrası baskılarını aradığımda, 1951 yılına kadar geriye gidebildim. Vakit Matbaası tarafından basılan bu edisyonun hazırlığında Hakkı Tarık Us’un imzası yer alıyor. Bu tarihten günümüze çeşitli baskıları bulabilmek mümkün.

Okuduğum ve yorumladığım bu edisyon, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları‘ndan. Yayınevinin, Türk Edebiyatı Klasiklerini günümüz Türkçesiyle bizlere sunduğu Türk Edebiyatı Klasikleri Dizisi içerisinde 77. kitap olarak yayınlandı. Eserin günümüz Türkçesine uyarlaması Sabahat Ece Aydın tarafından yapıldı.

Dürdane Hanım Üzerine Kısa Yorumum

Ahmet Mithat’ın ilk okuduğum ve bende diğer eserlerini okuma isteği uyandıran kitabı, Dolaptan Temaşa idi. Beğendiğim başka romanları olsa da, bu eserdeki merak uyandıran ve biraz muzip diyebileceğim havayı okuduğum diğer eserlerinde bulamadığım için üzülüyordum. İki eser arasında okuduğum sekiz kitabından sonra, nihayet Dürdane Hanım’da aynı havayı yeniden buldum. Galata’da bir meyhanede başlayan romanın, belirsizlikle heyecanlandıran güzel bir kurgusu var. Bir yandan bu kurgu ilerlerken, diğer yandan İstanbul’a tanıklık etmek epey keyif veriyor.

Ahmet Mithat, bügün baktığımızda basit görünüyor olsa da, telefon ile romanda teknoloji kullanımı yapıyor. Hem bu yönüyle, hem de erkek kılığına soktuğu bir kadını İstanbul’un en tehlikeli yerlerinde cesurca gezdirmesiyle romandan ilericilik akıyor diyebilirim. Üstelik, birçok romanında gördüğümüz yüksek ve sıkıcı ahlakçılık bu romanda biraz daha kendisini dizginliyor. Tüm bunlar birleşince ortaya okuması keyifli diyebileceğim, güzel bir eser çıkmış. Merak duyanlara kesinlikle tavsiye ederim. Puanım 3/5.

Bir Cevap Yazın