Agatha Cristie’nin 1933 yılında yayınladığı, Hercule Poirot Serisi’nin dokuzuncu kitabı olan Lord Edgware’i Kim Öldürdü?, serinin genelinin aksine basit kurgusu, diyalogları ve dışarıdan tesadüfi bir ipucuyla çözümle ulaşmasıyla, okuyucu için daha samimi bir Poirot macerası olarak dikkat çekiyor.
Kategori: Okuduklarım
Kancık – Roald Dahl
İngiliz yazar Roald Dahl’ın yetişkinlere yönelik Son Perde, Konuk, Değiştokuşların En Büyüğü ve Kancık isimli dört öyküsünden oluşan kitap, daha sonra yazarın en sevilen karakterlerinden biri haline gelen Oswald Amca’yı okuyucuyla ilk kez buluşturmasıyla önem taşıyor.
Doktor Ox’un Deneyi – Jules Verne
Jules Verne’nin, bir solukta okunabilecek kadar kısa olan öyküsü Doktor Ox’un Deneyi, ütopik bir toplumun distopik bir topluma dönüşmesinin hiciv dolu anlatımıyla dikkat çekiyor. Olayların hızlı bir şekilde geliştiği hikayede, yazarın ustaca tasvirleri, olayları hikayeleştirmede büyük bir rol oynuyor.
Nobel ödülü sahibi Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez’in, hikaye derlemelerinden birisi olan Hanım Ana’nın Cenaze Töreni, yazarın büyülü gerçekçilik akımını tüm yönleriyle sergilediği, diğer eserleriyle birçok ortak noktası bulunan sekiz hikayesinden oluşuyor.
Albaya Mektup Yok – Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez’in 1956-1957 yıllarında Paris’te yaşarken kaleme aldığı, orjinal adı El coronel no tiene quien le escriba olan Albaya Mektup Yok, ilk olarak 1961 yılında yayınlanmış. La Violencia (Şiddet) yılları olarak bilinen Kolombiya’daki iç savaş döneminde geçen bu öyküde yazar, hak etmediği halde yoksulluk ve istikrarsızlık içerisinde yaşayan bir ailenin durumunu ortaya koyuyor.
Yaprak Fırtınası – Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez’in ilk önemli eseri olan Yaprak Fırtınası (La Hojarasca), üç farklı kuşaktan anlatıcının bulundukları duruma dair hatırlarını ve düşüncelerini aktardıkları; ölüm, yalnızlık ve savaş temasının işlendiği çarpıcı bir yapıt. Yazarın birçok öyküsünün geçtiği Macondo kasabası ilk kez bu kitapta karşımıza çıkıyor.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi – Barış Bıçakçı
Barış Bıçakçı’nın ilk romanı Herkes Herkesle Dostmuş Gibi, insanları oldukları gibi gözlemenizi ve anlamanızı sağlayan güçlü bir yapıt.
Şer Saati – Gabriel Garcia Marquez
Büyülü Gerçekçilik akımının edebiyattaki öncüsü olarak kabul edilen, bu türün en önemli temsilcisi Gabriel Garcia Marquez, Şer Saati’nde sürekli değişen sistemlerin arkasındaki siyasi yozlaşmayı ve bu yozlaşmanın gölgesindeki halkın yaşamını, isimsiz bir ülkenin isimsiz bir kasabasında yaşanan olaylar üzerinden anlatıyor.
Rüzgârın Şarkısını Dinle – Haruki Murakami
Günümüzde Japon Edebiyatının en önemli temsilcisi olarak kabul edilen Haruki Murakami’nin 1979 yılında yayınladığı ilk kitabı Rüzgarın Şarkısını Dinle, yazarın uzun yıllar boyunca farklı dillerde yayınlanmasına izin vermediği, kendisine ve diğer kitaplarına dair birçok ipucu içeren önemli bir eser; alışık olduğumuz yalnız, alkolik, müziksiz yaşayamayan karakterlerinin ilk örneklerini barındırıyor.
Zacharius Usta – Jules Verne
Jules Verne’nin 1854 yılında yayınladığı Zacharius Usta, kibre yenik düşerek ruhunu kaybeden bir saat ustasının trajik ve ders çıkarılması gereken hikayesini konu alıyor. Yazarın bilim ve manevi değerlerin çatışmasını işlediği bu hikayede, açık bırakılan uçlar, okuyucuda, bu kavramları yeniden değerlendirmesi için bir iz bırakıyor.